ADIMLA NASIL BERABERSEM

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
karanlık boşluklarında akıp giderken zaman

adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
aynı şartlar altında kısmet olmıyan
gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın

ATİLLA İLHAN

BU YAĞMUR

Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Tenimde acısız yatan bir bıçak
Bu yağmur yerde taş ve bende kemik
Dayandıkça çisil çisil yağacak.

Bu yağmur delilik vehminden üstün;
Karanlık kovulmaz düşüncelerden.
Cinlerin beynimde yaptığı düğün
Sulardan, seslerden ve gecelerden.

Necip Fazıl Kısakürek

AŞK RİSALESİ

Ama sen uzaklardaydın ey kalbim
Uzaklardaydın, sevdiğim uzaklardaydı
Ayın yıldızların çağlayarak
Berrak şelaler yaparak
Coşku içinde aktığı
Bir yerlerdeydi.Hani bir gün bir çobana rastlamıştık
Adı Ferhat mıydı neydi
Koyunların, kuşların, böceklerin ve çiçeklerin
Sadakatten mest oldukları
Herbirinin gözlerinde
Kaybolur gibi kayar gibi
Dalıp gittiğimiz o saadet evreni
Kayaların yüzlerinden okuduğumuz o ebedi bilinç
Bizi çekip almıştı kılcal damarlarımızdan

Yaslan göğsüme sevdiğim
Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir
Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir
Toprak gibidir
Sen ki bulut gibisin
Ay gibisin güneş gibi bazen

Usul usul inen
Yağmur tıpırtılarını
Dinler gibi
Dalıp gitmiştik
Sen konuşuyordun
İpil ipil yağan bir yağmur gibi konuşuyordun
Onlar ki konuklarımızdı
Adları Keremdi,Yusuftu, Kaystı
Hepside ezelden tanıdıktı dosttu.

Erdem Bayazıt

HATIRLAR MISIN?

Hatırlar mısın evcilik oynardık çocukluğumuzda
Sen hep anne olurdun ben hep baba
Ve kağıttan çocuklarımız olurdu
Birlikte başlamıştık ilkokula
Kırmızı kurdelen nede çok yakışmıştı sana
Şişman bir öğretmenimiz vardı
Aynı sıradaydık 3/A’ya giderken 4/B’den Ahmet’i dövmüştüm sana baktı diye
Sonra göğsümü gere gere dayak yemiştim öğretmenden
Korkmuştum, ağlamıştım… Hatırlar mısın?
Mahallenin köşe başındaki Rasim amca’nın pastanede muhallebi yemiştik
Ortaokulda aynı sınıfta ve aynı sıradaydık
Bitirme sınavlarında coğrafyadan kopya vermiştim sana
Ve sen öğretmen görür diye nasıl heyecanlanmış
Bütün kalemlerini düşürmüştün o anda… Hatırlar mısın?
Liseye giderken… Liseye giderken okullarımız ve sınıflarımız ayrılmıştı
Ders bitimlerinde okul kapısının önünde takım elbisemle bekler olmuştum seni
Askere gideceğim gün…
Askere gideceğim gün beni uğurlayanların arasında sende vardın
Otobüsün penceresinden gözlerim takılı kalmıştı gözlerine
Ağlıyordun ve benimde gözlerime bir yağmur yağıyordu sanki… Hatırlar mısın?
Tezkeremi almama 15 gün kala nişanlandığını duymuştum
3 ay sonra tam 3 ay sonra en son ben çıkmıştım nikahında salondan
Kocanın kolundaydın göz göze gelmiştik
Utanmıştın başını eğmiştin öne… Hatırlar mısın?
Şimdi şimdi en küçük kızın geçiyor mavi kurdelesiyle dükkanımın önünden
Ve onu görünce benim küçük oğlan ne varsa düşürüyor elinden ne varsa düşürüyor elinde

BEDİRHAN GÖKÇE…

NE GÜZEL SEVİYORSUN VE SEVİLİYORSUN AMA UNUTUYORSUN Kİ KALPLERİMİZİ ISINDIRAN RABBİMDİR. O HALDE NEDEN BU HİYARKARLIK….

SULTAN

Seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim

Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme

Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim

Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme

Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum

Cahit Zarifoğlu